Temel Güven Şeması

Bilimsel Makaleler

GÜVEN ŞEMASININ BİREYİN HAYATINDA ÖNEMİ, ŞEMAYI
ŞEKİLLENDİREN DİĞER ETMENLER VE ETKİ ALANLARINA DAİR
LİTERATÜR ÇALIŞMASI


Psk.Tuğçe BOZKURT

ÖZET
Bu çalışmanın amacı bireylerin hayatında çok önemli bir rol alan güven duygusunun gelişimi ve bireyler arasındaki ilişkilere etkilerinin incelenmesidir.Güven ilişkisi yaşamın ilk yılında geliştirilir ve aktif olur. Bebeklikte güven ilişkisinde birincil güven figürü genellikle anne olurken; yetişkinlikte birincil güven figürü çoğu zaman romantik ilişkideki eş olmaktadır. Çocukluktan yetişkinliğe izleri görülen güven gelişiminin toplumun en küçük yapı taşından başlayıp genele doğru bir etkisi olduğu görülmektedir.Bu kapsamda,güven toplumun psikolojik gelişimini bütün yönleriyle desteklemektedir.
Anahtar kelimeler:güven,ilişkiler,şema,bağlanma

GİRİŞ
İnsan ırkı geçmişten günümüze kadar belli ihtiyaçları karşılamakla fiziksel ve ruhsal bütünlüğe ulaşan varlıkların en üstünü olarak görülmektedir.Abraham Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisinde” bahsettiği gibi birey önce fizyoloji temel ihtiyaçlarını gidermelidir.Bu teoriye göre kişi nefes alma,yemek yeme,uyuma,üreme,boşaltım gibi ihtiyaçlar temel ihtiyaçlar arasına girmektedir.Hiyerarşinin bir üst basamağı olan “güvenlik” ise bireyin beden,iş,kaynaklar,ahlak,aile,sağlık ve mülkiyet güvenliğini kapsar.Yani kişi dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı korunur.Korunma,barınma,kural ve yasalara uyma gereksinimide buraya dayanmaktadır.Bireyin korunma ve güvende olma hissini ilk aldığı yer ailedir.Yaşamın ilk yıllarında yapılan araştırmalar güvende olma hissinin temelini ailenin oluşturduğunu,bu durumun toplumun bireyler arası güvende olma –güvenilir ilişkiler kurmasını da etkileyebileceği öngörülebilir.
Erikson ve bebeklik dönemindeki anne-çocuk ilişkisinin çocukluktaki temel güven duygusunun gelişmesi açısından çok önemli olduğunu vurgulamıştır.Çevremizdeki en önemli erken etki ailedir.Daha geniş kampsamda ,aile ortamımız erken dönem dünyamızı şekillendirir..Soyal bir varlık olan birey,anne karnından başlayıp ölüm anına kadar devam eder.Anne karnında beslenme ile başlayan süreç aslında fiziksel ve ruhsal olarak korunmanın eşlik etmesiyle doğum anına kadar devam eder.Birey daha hayatının ilk yıllarında korunma ihtiyacını gözle görülür şekilde belli eder.Bebeklik yıllarında karnının doyurulması ve fiziksel temizliği ile başlar.Kendini korumakta zayıflık gösterdiği için korunması ebeveyn tarafından karşılanır.Yani bir diğer anlamda güvenlik ihtiyacı karşılanmış olur.Yaşamın ilk yıllarında güvenlik ihtiyacı bireylerin güvenli bir ortamda çatışmalardan ve karışıklıklardan korunarak yaşama isteklerini karşımıza çıkarır. Bu sebeple zaman içerisinde zihnimizde güvenle ilgili şemalar oluşmaya başlar. Zihinde bulunan önceden edinilmiş bilgi yapılarına şema adı verilmektedir. Bilişsel şemalar, özellikle erken çocukluk yaşantılarıyla bireyin, kendisine ve dünyasına yönelik geliştirmiş olduğu temel inanç ve varsayımlardır (Gültekin, 2014).Her yeni gün birey edindiği deneyimler doğrultusunda şemalarını günceller.Bu şemalara göre de yargılarda bulunur.Kimi zaman bu sonradan edinilmiş şema içerikleri özyıkıcı inançlara sahip olabilmektedir.Her eklenen yeni bir bilgi şemalarımızı yeniden şekillendirir.
Rumelhart’ın (1980), Rumelhart ve Ortony’den yaptığı aktarmaya göre şemaların dört önemli özelliği bulunmaktadır:
1. Şemalar değişkendirler.
2. Bir şema başka bir şemanın içine gömülü olabilir, yani kapsamında olabilirler.
3. Şemalar tüm düzeylerdeki soyut bilgileri içerirler.
4. Şemalar tanımlardan çok bilgi içerirler.
İyi uyum gösteren yetişkinler olabilmemiz için çocukluğumuzun kusursuz olmasına gerek yoktur.”Yeteri kadar iyi” olması yeterlidir.Bir çocuğun güvende hissetmeye,anne –babanın varlığına,sabit bir aile ortamına,istikrarlı sevgi ve saygı göstergelerine ihtiyacı vardır.Eğer bunlar karşılanırsa,çocuğun psikolojik gelişimide sağlıklı ilerleyecektir.Çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasında eksiklikler olduğunda sorunlar oluşmaya başlar.Bu eksiklikler şemalarımıza yeni bir bilgi aktarımı olarak eklenir.Bazı şemalar diğerlerine göre daha temeldir.Güvenlik şemaları en temel olanıdır.Bir bebek bile buna sahip olabilir.Güvenlik şemaları çocuğun kendi ailesinin ona nasıl davrandığını içerir.Küçükken ebeveynleri tarafından terkedilen veya boşanma sonrası karı-koca olmaktan vazgeçmekle beraber ebeveyn olmaktanda vazgeçen,çocuğun ihtiyaçlarına karşı duyarsız olmak bireye çok zarar veren koşullardır.Bu çocukların kendilerini güvende hissettikleri hiçbir yer yoktur. Aynı durum cinsel istismara uğramış çocuklarda da görülmektedir. Her an kötü bir şey olacağını sevdikleri biri tarafından incitilebileceklerini veya terk edilebileceklerini düşünebilirler.Kırılgan ve savunmasız hissedebilirler bu yüzden ruh durumları sanki bıçak sırtındaymış gibi gergin,değişken,dürtüsel ve özyıkıcıdır.
“AHMET:Bazı geceler annem/babam eve bile gelmezdi.Öyle bir anda ortadan kaybolurdu.Evde olduğu zamanlarda fark etmezdi.Ya sarhoştu,ya geceden kalmaydı,ya da tamamen kendi haliyle meşguldü.”
Yukarıdaki örnekte de gördüğünüz gibi aşırı derecede madde bağımlısı ebeveyniniz varsa, güvenlik ihtiyacınız neredeyse hiçbir zaman tam olarak karşılanmayabilir.Ahmet ilerleyen yaşlarda yetişkin olduğunda özellikle istikrarsız kadınlara karşı aşırı bir çekim hisseder.İstikrarsız durumlar onu tıpkı bir mıknatıs gibi çeker.Bu durum kendini daha çok yetişkin olduğunda kendini gösterecektir.
Temel güven duygusunun oluşumu çocuğun rahatlığı ya da tedirginliği çevresinde kişilerin bulunup bulunulmamasına, gereksinimlerin karşılanıp karşılanmamasına bağlıdır. Karşılıklı etkileşim sayesinde bebeğin zihninde anne ile olan yaşantıların zaman geçtikçe tutarlılık, süreklilik ve aynılık kazanması onunla bütünleşmesini ve ego kimlik duygusunun temellerinin oluşmasını sağlar. Bebeğin zihninde bakım veren kişi ile gerçekte bakım veren kişi aynıdır.Bunu öğrenip içselleştirmiştir. Anne-çocuk ilişkisinde bu nesne sürekliliği kavramı çocukta temel güven duygusunun özünü oluşturur.Güven duygusu oluşmuş bebeğin bu dönemdeki ilk sosyal başarısı kaygı duymaksızın annenin gözden kaybolmasına izin vermesidir.Bu duygu çevrenin güvenilir olduğunu ve annnenin döneceğini,diğer yanda da kendisini bakılmaya değer bir varlık olduğunu hissettirir.
Erikson’a göre bebeklik döneminde aşılması gereken psikososyal krizin temel güven ve güvensizlik olduğunu,bu dönemin başarıyla atlatılmasıyla egonun güçlenmesi sonucu umut duygusunun geliştirdiğini savunmuştur.Temel güven duygusu yaşamla ilgili umudu doğurur.Ona göre de güven duygusu,bakım verenlerin aynılığı ve sürekliliğinin öğrenilmesine dayanmaktadır.Bakım veren kişinin hareketlerini tutarlı ve önceden kestirilebilir bulan bebekte temel güven duygusu gelişecektir.Güvensizlik duygusu,bebeğin ihtiyacı olduğunda bakıcının yanında olup olmayacağından emin olamamasıdır.Bu ilişkide güvensizlik baskın olursa,birşeyleri öngörme ,hem bilişsel hem de duygusal olarak gerçekleşemez ve bebek içe kapanabilir.Yaşamın ilk iki yılında temel bakım vereniyle güvenli bağlanma gelişitiren bebeklerin diğer erişkinlerle ve bebeklerle daha kolay sosyal ilişki kurabildikleri ,ebeveynleriyle daha uyumlu oldukları bulunmuştur.Aksine iki yaş öncesi güvensiz bağlanma geliştiren bebeklerin,düşük sosyalleşme,zayıf akran ilişkisi,öfke yakınmaları ,okul öncesi ve sonrasında zayıf davranış kontrolü gösterdikleri saptanmıştır.Bunun kesinlikle böyle olacağını söylemek doğru değildir.Ancak,güvensiz bağlanmanın psikopatoloji gelişimi için bir risk ve kırılganlık oluşturduğu söylenebilir.
Shaver ve arkadaşları, bağlanma türleriyle romantik aşkı ilişkilendirerek, kişilerin bebeklikteki bağlanma stillerinin, aşık oldukları kişilerle ilişkilerini belirlediğini savunmuşlardır. Bu görüşe göre, güvenli bağlananlar başkalarına yaklaşmaktan ve başkalarının kendilerine yaklaşmasına izin vermekten rahatsız olmazlar ve terk edilme korkusu duymazlar. Bu tür bağlananlar, genellikle kendileri ve başkaları hakkında olumlu bir bakış açısına sahiptirler ve bir eşle duygusal bir yakınlık kurmada ve karşılıklı dayanışmada rahattırlar. Kaçınan bağlananlar, başkalarına fazla yakın olmaktan rahatsız olurlar çok fazla samimiyete ve yakınlığa izin vermezler. Başkalarına bağlanmak ve güvenmek onlar için güçtür. Kaygılı bağlananlar ise, aşık oldukları kişilerin kendilerini yeterince sevmediğini düşünürler ve eşleriyle mümkün olduğu kadar sıkı bir yakınlık kurmak isterler. Bu tür bağlananlar, sürekli olarak aşık oldukları kişiyi kaybetme korkusu yaşarlar.


SONUÇ
Bireyin temel güven duygusu bebeklik döneminde ebeveyni tarafından tamamlanması gereken bir ihtiyaçtır.Bunun tamamlanması içinde sağlıklı bir bağlanma olması gerekmektedir.Bakım veren kişinin sürekliliği ve tutarlılığı güvenli bağlanmaya oluşturacaktır.İlerleyen yaşlardaki romantik ilişkilerinde özellikle ebeveyni tarafında tatmin edilen güven duygusu belirleyicidir.Günümüzde bağlanma problemi veya güven problemi yaşayan çiftlerin bu sorunu neden yaşadıklarına dair bir sebebte bu olabilir.Anne karnından itibaren başlayan bu sürecin aslında zaman içerisinde güven şemamızı oluşturup yaşam boyunca devam ettiği görülmektedir. Unutulmaması gereken bir kural ise şemaların değişken olduğudur.Yani bireyin güven duygusu şeması işlevsiz bir konumdayken zamanla edindği olumlu tecrübeler sayesinde işlevli hale dönüşebilir.Ya da dahada olumsuz tecrübeler yaşayarak güvensizlik şeması kalıcı olabilir.
KAYNAKLAR
1. Sayıl M.Erik Erikson:Psikososyal gelişim dönemleri ve kimlik.In Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları(Eds AS Aysev,Y Taner):23-37.İstanbul,Golden Print,2007
2. Sharf, R. S(2014).Bilişsel Terapi (F. Gültekin, Trans.) In Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları (N. Voltan-Acar, Trans.) Ankara:Nobel Akademik Yayıncılık, pp. 328-370
3. Şanlı,E.Piştof,S.Yeni Bir Kavram Önerisi Olarak Toplumsal Şema ve Atasözleri e Bilişsel Davranışı Pencereden Bir Bakış. 5-2,2016.
4. Çakıcı,D.Şema Kuramının Okuduğunu Anlama Sürecindeki Rolü. Dumlupınar Üni., Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:30,Ağustos 2011.
5. Azkeskin,K.E.,Güven,G., Ural, O., Sezer, T., Yılmaz, E. Okul Öncesi Dönemdedeki Çocukların Bağlanma Biçimleri ile Sosyal Yetkinlik ve Duygu Düzenleme Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Marmara Üni., Atatürk Eğitim Fakültesi,İlköğretim Bölümü, İstanbul.
6. Özbay, Y., Sare, T. Romantik İlişkilerde Bağlanma Yaralanmaları Ölçeğinin Geliştirilmesi. 5-13.2016.
7. Sayıl,M.Bebeklik. http://wwwdevpsy.hacettepe.edu.tr/dosyalar/annebaba/bebeklikdönemi:pdf
8. Atak,H.,Taştan,N.Romantik İlişkiler ve Aşk. Psikiyatri de Güncel Yaklaşımlar:4(4)520-546,2012.
9. Özdemir, O., Özdemir, P. G., Tayyib, M. Kişilik Gelişimi. Psikiyatri de Güncel Yaklaşımlar:4(4) 566-589,2012.
10. Çakar, B., Kula, S. Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi Bağlamında Toplumda Bireylerin Güvenlik Algısı ve Yaşam Doyumu Arasındaki İlişkisi. Bartın Üni., İ. İ. B. F. Dergisi. 6-12,2015